ŞAHİN: "SENDİKALARDAN KORKMAYIN, EN FAZLA İŞ KAZASI ÖRGÜTSÜZ İŞ YERLERİNDE YAŞANIYOR."
< Geri

ŞAHİN: “Sendikalardan korkmayın, en fazla iş kazası örgütsüz iş yerlerinde yaşanıyor.”
Genel Başkanımız Mustafa Şahin 15 Şubat 2018 tarihinde başlayan ve üç gün  sürecek olan Elektrik Dağıtım Sektöründe 2. İş Sağlığı ve Güvenliği Kongresine katıldı. Kongre, Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Abdullah Tancan, TEDAŞ Genel Müdürü Halil İbrahim Leventoğlu, TEİAŞ Genel Müdür Yardımcısı Orhan Kaldırım, ELDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yaşar Arslan, Kamu ve özel sektör şirketlerinin temsilcileri ve çalışanlarının katılımı ile gerçekleştirildi. Sendikamızı temsilen TES-İŞ Antalya Şube Başkanımız Hacı Mevlüt Ünal ve Şube Yöneticilerimiz de toplantıya katılım sağladılar. 

Üyesi bulunduğumuz IndustriALL Küresel Sendikasının Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan ise uluslararası düzeyde İş Sağlığı ve güvenliği kültürü konusunda çalışan kesimin bakış açısını anlatan bir sunum yaptı.

Kongrenin açılış konuşmasında Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Abdullah Tancan şunları söyledi: 

“İş kazalarının nedenlerini bilebilirsek bu konuda gereken tedbirleri de alabiliriz. Bugün dünyanın hemen her ülkesinde iş kazası istatistiklerinde esas iki oran kullanılmaktadır: Kaza sıklık oranı ve kaza ağırlık oranı… Kaza sıklık oranı, belirli bir dönemde, 1 milyon insan/saatlik bir çalışma süresi içinde meydana gelen ve 1 günden fazla iş görememezlikle sonuçlanan kaza sayısını ifade ediyor.  Kaza ağırlık oranı ise yine belirli bir dönemde 1 milyon insan/saatlik çalışma süresi içinde iş kazası nedeni ile kaybolan iş gücü sayısını ifade ediyor. İş kazalarının nedenleri konusunda yapılan araştırmalar, kazaların başlıca iki temel nedeni olduğunu ortaya koyuyor. Bunlardan birincisi insana bağlı nedenler, ikincisi fiziksel ve mekanik çevre koşullarına bağlı nedenler… Bu nedenlere baktığımızda kazaların yaklaşık yüzde 90’ının insana bağlı nedenlerden kaynaklandığını; yaklaşık % 10’unun da fiziksel ve mekanik çevre koşullarına bağlı nedenlerden kaynaklandığını görüyoruz. Burada, insana bağlı nedenlerinin neler olduğuna yoğunlaşmakta fayda var. Her bir işçinin ayrı ayrı kişisel, fizyolojik ve psikolojik özellikleri var ve bu özelliklerin her birisi kazaların meydana gelmesinde etkili olan faktörler arasında yer alıyor. Kişisel özelliklere baktığımızda; yaş, cinsiyet, medeni durum, statü, kıdem ve eğitim düzeyi olarak gruplandırabiliyoruz. Yaş, iş kazalarının meydana gelme sıklığı göz önünde bulundurulduğunda kişisel özellikler arasındaki en önemli faktörlerden birisi… Genç işçilerin iş kazasına uğrama oranı, SGK verilerine göre yaşlı işçilerden daha yüksek… En çok kaza 25- 29 yaş grubu işçilerinde meydana geliyor. Bunu 18-24 yaş grubu işçileri takip ediyor. Ancak 30 ve 34 yaşın üzerindeki yaş grubuna baktığımızda, iş kazaları ciddi şekilde azalmaya başlıyor. Diğer bir konu cinsiyet… Bu da yine iş kazalarının meydana gelmesinde etkili olan faktörlerden birisi… Erkek işçilerin iş kazası geçirme oranı, kadın işçilere göre daha yüksek…  Diğer bir önemli faktör ise medeni durum… Verilere göre bekar işçiler daha çok iş kazasına uğruyor. Diğer yandan statü yükseldikçe iş kazasına uğrama oranı ciddi manada düşüyor. Yapılan araştırmalar en çok 1 gün ila 1 yıl arasında kıdemi olan işçilerin kazaya uğradıklarını gösteriyor. 1 yıl ile 2 yıl arasında kıdemi olan işçilerde kaza oranında biraz düşüş yaşanıyor. 5 yıl ve üzerinden kıdemi olan işçilerde ise kaza oranının en düşük noktalara gittiğini görüyoruz. Hakeza eğitim seviyesi yükseldikçe bu işçilerimizin yine kaza oranlarının düşmekte olduğunu görüyoruz. Fizyolojik faktörlere baktığımızda ise görme, işetme kaybı, fiziksel uyumsuzluk, beden yapısının uygun olmaması, uykusuzluk ve yorgunluk karşımıza çıkıyor. Son olarak da psikolojik faktörler: Çalıştıracağımız işçinin o iş alanında asgari zihinsel yeterliliği, duygusal yapı, sakarlık, tatminsizlik, aşırı güven, stres, yapılan işe ve ortama uyum, konsantrasyon sorunu ve ihmalkarlık… İşverenler işçileri işe alırken nasıl fiziksel olarak testlerden geçiriyorsa, psikolojik olarak da geçirmeliler. Çünkü bu faktörler de iş kazalarına sebep olan faktörlerden bir kaçı..”

Konuşmasına Afrin’de şehit düşen üyelerimizi ve Mehmetçiğimizi minnet ve rahmetle anarak başlayan Genel Başkanımız Mustafa Şahin “Davamız haklı bir Davadır. Değil Afrin’e ya da Menbiç’e, nereye kadar gidilmesi gerekiyorsa gidilmelidir. Milletçe ve TES_iŞ camiası olarak, Harekatın sonuna kadar arkasındayız.” dedi.   Şahin şunları söyledi: 
    
“Uluslararası Çalışma Teşkilatı- ILO’nun iş kazalarıyla ilgili bir tespitini hatırlatmakta fayda görüyorum. ILO, meslek hastalıklarının tamamının ve iş kazalarının yüzde doksan sekizinin “önlenebilir” olduğunu ifade etmektedir. İşçi sendikaları olarak bizler, ILO’nun bu ifadesinin ardında yatan anlayışı sonuna kadar destekliyoruz.   

Ülkemizde “önleme ve güvenlik kültürünün” oluşturulabilmesi için; öncelikle, ILO’nun bu anlayışının çalışma hayatı ile ilgili tüm kesimler tarafından benimsenmesi ve yaygınlaştırılması gerektiğine inanıyoruz.  

Bizim açımızdan iş kazalarının önüne geçmek için gerekli önlemler alınmadıysa ve bir işçi bu nedenle hayatını kaybettiyse;  bu resmen iş cinayetidir. Özrü ya da telafisi yoktur.  

AB normlarına ve ILO Sözleşmelerine uyum sağlamak amacıyla ülkemizde son yıllarda somut adımlar atılmış ve kapsamlı mevzuat değişiklikleri yapılmıştır.  2012 yılında, 6331 Sayılı Müstakil İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yürürlüğe girmiş, uygulama yönetmelikleri ve tebliğler yayınlanmıştır. İş Sağlığı ve Güvenliğinin geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını hedefleyen ILO Sözleşmeleri onaylanmıştır.  

Ancak tüm gayretlere rağmen; son verilere baktığımızda, mevzuat ve uygulamalardaki uyumsuzluklar nedeniyle iş kazaları ve ölümlerin önlenemediğini görmekteyiz. Bunun nedeni, ülkemizde henüz bir “İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kültürünün” oluşturulamaması ve yeterli düzeyde “önleyici çözümlerin” geliştirilememiş olmasıdır.   

İş kazalarının, ölüm ve yaralanmaların önüne geçmek istiyorsak; hükümet, işçi ve işveren olarak hep birlikte çalışmak; akademisyen, uzman ve ilgili diğer kesimlerin katımıyla ortak bir “işçi sağlığı ve güvenliği kültürünü” ülke genelinde tesis etmek zorundayız.  

Toplumun bilinç ve farkındalık düzeyini artırmak, riskleri önceden tespit etmek, düzgün işleyen bir veri toplama ve kayıt sistemi oluşturmak, nihayetinde kaza ve hastalıkları kaynağında önlemenin yolunu hep birlikte bulmak zorundayız.  

Elektrik dağıtım sektörü, alçak ve yüksek gerilim, elektromanyetik alan, yüksekte çalışma, elektrik şok ve arkları, yanma, patlama ve diğer yaralanmalar gibi, taşıdığı pek çok risk ile çok tehlikeli işler sınıfına girmektedir.  İş Sağlığı ve Güvenliği; teknolojik gelişmelerin takibini gerektiren, süreklilik arz eden, herhangi bir ihmal durumunda faciaya davetiye çıkarabilen ve üzerinde özenle durulması gereken bir konudur.  Günümüzde büyük yatırım yapılan ve sektörümüzde giderek yaygınlaşan dijitalleşme ve yapay zeka gibi teknolojik gelişmelerin yaratacağı yeni riskler, gelecekte istihdama,  işçilerin akıl ve beden sağlığına olası etkileri, ortak çalışmamızı gerektiren yeni alanlar olarak, bizleri beklemektedir.   Sendikamızın hedef ve beklentisi, ilgili tarafların işbirliği ve ortak çalışmasıyla sektörümüzde risklerin tamamen ortadan kaldırılması veya kabul edilebilir asgari düzeylere indirgenmesidir.    

İşçinin hiçbir endişe duymadan, akıl ve vücut sağlığı içerisinde işe gidip gelebilmesidir.  İşçinin ücret, sosyal haklar ve diğer çalışma koşulları dahil olmak üzere, her alanda insan onuruna yakışır bir çalışma yaşamına sahip olmasıdır. Aksi takdirde geçim sıkıntısı, yetersiz sayıda işçi çalıştırma nedeniyle ortaya çıkan iş yükü ya da işyerinde başka bir nedenle aşırı stres altında olan bir işçinin, iş kazası geçirme riski artacağı gibi işyerindeki verimliliği de düşecektir.     

İşyerinde uyulması gereken kurallar sadece bir prosedür değildir. Yapılan işin önemli bir parçası ve gereğidir. İşe yeni başlayan işçilerin “bilgi veya tecrübe eksikliği” ya da en tecrübeli işçilerin “kendine fazla güveni”, “acelecilik” ya da benzer herhangi bir neden; ciddi kazalara yol açabilecek tehlikeli durumlar oluşturabilmektedir. Dolayısıyla, etkili ve süreklilik arz eden sonuçlar elde edebilmek için çalışandan, sendikaya ve en üst düzey işverene kadar, tüm kesimlerin sorumluluklarının bilincinde ve işbirliği içerisinde olması, hayati önem taşımaktadır. İşçilere verilen eğitimlerin ciddiye alınması, aksatılmaması ve gelişmelere göre bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir. Hükümet, işçi, işveren, akademisyen ve uzmanların da etkileşim halinde olduğu bir sistematik içerisinde, konuya prosedür olarak bakan anlayış yerine bunu çalışma yaşamının olağan parçası haline getiren bir anlayış hakim kılınmalıdır. İş sağlığı ve güvenliğini bir kültüre dönüştürmek elbette kısa sürede ve birkaç toplantı ile mümkün değildir.  
Ancak ELDER’in ikincisini düzenlediği bu kongre ve benzeri toplantılarla hedefe giden yolun temel taşları döşenmektedir.” 

TEDAŞ Genel Müdürü Halil İbrahim Leventoğlu, elektrik dağıtım sektöründeki kaliteli hizmetin temini konusunda dağıtım şirketleri olarak kendilerine büyük sorumluluklar düştüğünü belirtti ve konuşmasına şu şekilde devam etti: 

“Bu sorumlulukların en önemlisi ise çalışanların hayatlarından endişe etmeden çalışabilecekleri ortamı sunmak; risk unsurlarının belirleyerek gereken önlemlerin almak, iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı çalışanların ruhsal ve bedensel sağlıklarını koruyabilecek çalışmaların hayata geçirilmesidir. İş yerlerinde önce insan, sağlık ve iş güvenliği anlayışı ile hareket edilmesi, çalışanlar ve işverenler arasında bu bilincin oluşturulması bir zorunluluk” ifadelerini kullandı. Elektriğin insan hayatındaki önemine değinen Leventoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Kaliteli ve kesintisiz elektrik, kaliteli bir yaşam için büyük önem arz ediyor. Bu resmi değiştirmek için TEDAŞ olarak çalışmalarımızı başlattığımızı paylaşmak isterim. Enerji arızalarının iş kazalarına sebep olduğu gerçeğinden hareketle, kullanılan teçhizatın kalitesinin artırılması kapsamında kurumumuzca hazırlanan teknik şartnameye ve beraberinde ilgili standartlara uygunluğun aranmasında azami gayret sarf edilmesi çok önemli.” 

TEİAŞ Genel Müdür Yardımcısı Orhan Kaldırım ise şunları söyledi:

“İş sağlığı ve güvenliği konusunda proaktif bir yaklaşıma sahip olmak, güvenlik kültürüne sahip olmak demek. Güvenlik kültürünü kazanmaksa bizim için her zaman ulaşmayı arzu ettiğimiz üst hedef anlamı taşıyor.  2018’i Sayın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Berat Albayrak Bey’in yorumları doğrultusunda eğitim ve işçi sağlığı güvenliği yılı olarak belirledik. Bu kapsamda; sanal gerçeklik, tiyatral eğitim, İSG videoları ve yekpare yanmaz izole elbise için AR-GE çalışmaları gibi çeşitli projeler hayata geçiriyoruz. Bu kongremizin de işçi sağlığı ve güvenliği anlamında hepimize değer katacağına inanıyorum.”

TES-İŞ ve ELDER’in davetlisi olarak Kongre’ye katılan ve 143 ülkeden 50 milyonu aşkın üyeyi temsil eden, TES-İŞ’in uluslararası üst kuruluşu IndustriALL Küresel Sendika’nın Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan, işçi sağlığı ve iş güvenliği kültürünün oluşturulması ve hayata geçirilmesinin ülke, sektör ve işyeri düzeyinde ele alınması gerektiğinin altını çizdi. Özkan şunları söyledi: 
“IndustriALL için, işçi sağlığı ve iş güvenliği yalnızca idari ya da teknik veya yalnızca yasal yükümlülüklere uymakla sınırlı bir konu olmaktan öte, son derece temel bir meseledir...Bizim için işçi sağlığı ve güvenliği temel işçi haklarının bir parçasıdır.” 

Özkan, bu hakların işçinin karşı karşıya olduğu riskleri bilme ve bu konuda eğitim alma, tehlike gördüğü anda işi bırakma ve işçi sağlığı ve iş güvenliği süreçlerine katılmayı kapsadığını ifade etti.  Daha sağlıklı ve güvenli işyerleri oluşturmanın IndustriALL’un temel hedeflerinden birisi olduğunu belirten Özkan, sendikalaşmanın daha güvenli işyerlerinin oluşumuna katkı yaptığını ve işçi-işveren arasındaki yapıcı diyalog ve işbirliğinin işçi sağlığı ve güvenliği kültürünün oluşmasının önemli ayaklarından birisi olduğunun altını çizdi.